BİR DENİZ ÖTEDEKİ PAZARLAR
Avrupa Birliği dışında kalan Akdeniz ülkeleri, son yıllarda özellikle petrole dayalı ekonomilerini dönüştürerek, endüstriyel üretime yöneliyorlar. Bu süreçte öncülük eden ülkeler, üretmenin aracı makinelere de giderek daha çok ihtiyaç duyuyorlar. Akdeniz ülkeleri, tüm makine üreticisi ülkeler için olduğu gibi Türk makine sanayisi için de azımsanmaması gereken bir pazar oluşturuyorlar.
Akdeniz kıyılarında iki dünya var. Biri, üyesi oldukları Avrupa’nın içinde abâd olanların, kadim toprakların bereketini bugünün insan yapımı araçlarıyla çoğaltanların dünyası. Diğeri dünyanın en gelişmiş diyarlarıyla, en geri kalmışların tam ortasında kendi yollarını çizmeye, tarihin derinlerine gömülmüş eski uygarlıklarının gölgesinde şimdiki uygarlığa katılmaya çalışanlarınki. Avrupa Birliği üyesi olan Akdeniz ülkeleri, artık ulaştıkları noktada gelişmenin gereklerini tüm dinamikleriyle karşılıyor, sonuçta semeresini bütün dünyadan topluyorlar.
Diğer Akdenizliler ise benzer bir süreçte evrilmenin koşullarını sağlamak için uğraşıyorlar. Henüz çok yeni başladıkları bu süreç, bugünden yarına onların kendi kendilerine tümüyle yeterli olmalarını sağlamayacak belki. Ama emin oldukları bir tek şey var; gelişmenin kapılarını aralamak için üretmek zorunda oldukları. Tam da bu yüzden AB dışındaki Akdeniz ülkeleri, sömürge olmanın ağırlığından kurtulmaya başladıkları son birkaç on yıldır yalnız doğal kaynaklarına bağlı yaşamayı hızla bırakıyorlar, üretmeye yöneliyorlar. Bu süreçte özellikle ön plana çıkan ülkeler, üretmenin araçları makinelere giderek daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. İşte henüz yeni yeni sanayileşmeye başlayan Akdeniz ülkeleri, tüm makine üreticisi ülkeler için olduğu gibi Türk makine sanayisi için de azımsanmaması gereken bir pazar oluşturuyor. Ticaretin hacmi, ticari kanalların ne kadar işlevsel biçimde açıldığı, gelişim potansiyeli Akdeniz ülkelerinin birinden diğerine değişiyor. Ama her durumda en ciddi ve kapsamlı ilerleme, makine ve ulaşım ekipmanları alanında görülüyor.
SURİYE
Suriye’nin dış ticaret yapısı özellikle geçen on yıllık süreçte önemli değişimlere sahne oldu. Dışa açılma gayretleri, kendisini farklı biçimlerde ortaya koydu. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Avrupa entegrasyonundaki gelişmeler, Suriye’nin dış ticaretinde eski Sovyet cumhuriyetleri ve Doğu Avrupa ülkelerinin payını azaltırken, AB ülkelerinin payını artırdı. 1989 yılında ithalatın azaltılmasına yönelik politikalara ağırlık verilmesi ve tekrar petrol ihracatının artırılması, ülkenin dış ticaret fazlası verme sonucunu doğurdu. Suriye, ihracat gelirlerinin yarısından fazlasını ham petrol ve petrol ürünlerinden elde ediyor. Diğer önemli ihracat kalemlerini ise tarımsal ürünler, özellikle işlenmiş tarım ürünleri oluşturuyor.
Bu çerçevede Suriye son yıllarda sanayileşme yönünde de önemli adımlar atıyor. Ekonomik faaliyetlerin yoğunlaştığı Şam ve Halep, yeni yeni güçlenmeye başlayan imalat sanayiinin kalbi durumunda. Tekstil, gıda, deri, kağıt ve kimyasal sanayi, genellikle özel sektörün elinde. Ancak Suriye ekonomisi, yüzde 3.3’lük büyüme hızıyla katettiği mesafeye rağmen hala yoğun biçimde devletin kontrolü altında biçimleniyor. Ağır sanayi yatırımlarının tümü devlet tarafından yapılıyor. Suriye’nin dış ticaretinin üçte ikisi de devlet tarafından gerçekleştiriliyor; dış alımların yüzde 40’ı devlet tarafından yapılıyor. Sıkı bir dış ticaret rejiminin gölgesinde boy atan özel sektör, küçük ölçekte ve kendi sınırlı imkanları çerçevesinde üretim ve ticaretini gerçekleştiriyor. Yine de tüm bu olumsuz koşullara rağmen Suriye’deki özel sektör, son derece aktif; bölge ülkeleriyle yakın ve sıkı bir işbirliği içinde. Suriye’nin resmi ihracatında ikinci sırada, ithalatında da dördüncü sırada bulunan Türkiye’yle ilişkilerde de özel sektörün ağırlıkta olduğu gözleniyor.
Aslında Suriye-Türkiye dış ticareti sık sık yaşanan siyasi gerginliklerden olumsuz etkilenmesine karşın, son 5 yıla bakıldığında sürekli yükselen bir eğri çiziyor. Coğrafi yakınlık ve tarihi bağlar, ticari ilişkilerin gelişmesinde önemli rol oynuyor. Resmi istatistiklere göre Türkiye’nin 2002 yılında Suriye’ye ihracatı 256 milyon dolar olarak kayıtlanmasına rağmen, iki ülke arasında özellikle sınır ve bavul ticareti bu rakamı çok aşan bir boyutta gerçekleşiyor; sonuçta da Türkiye, Suriye dış ticaretinde ilk sırada yer alıyor. Ancak ihracatın neredeyse tamamı özel sektöre yapılıyor. Oysa Suriye, resmi politika olarak sanayileşmesini devletin öncülüğünde gerçekleştirdiği ölçüde, özellikle Türk makine üreticileri ve ihracatçıları açısından devletle ilişki kurmak, yüksek bir pazar potansiyeli taşıyan Suriye’yle ilişkilerde çok önemli.
Kaldı ki dış alımları hala katı bir devlet denetimi altında, çeşitli sınırlamalara tabi yürüyen Suriye’de makine teçhizat ve yedek parçalar gibi yatırım araçları önceliğe sahip olduğu için ithalatına daha kolay izin verilen ürün grupları arasında yer alıyorlar. AB ile imzaladığı anlaşmalar sonucunda sanayisini modernleştirmek zorunda olan Suriye, makine ithalatını Almanya başta olmak üzere İtalya, ABD ve Japonya’dan yaparken, Türkiye’den daha çok ara mallar satın alıyor. 2002 yılında 19 milyon dolar olan ihracatımızda en fazla ihraç ettiğimiz ürün grupları, endüstriyel tip yıkama-boyama- kurutma makineleri ile takım tezgahları, motorlar ve tekstil makineleri. Suriye’nin en çok ithal ettiği makine ve aksam ürünleri, tekstil ve deri işleme makineleri, özel endüstriyel tipi makineler, klimalar ile ısıtma ve soğutmaya yönelik makineler, içten yanmalı motorlar, sıvılar için pompalar.
Genellikle küçük ölçekli firmalardan oluşan özel sektörle gerçekleştirilen ticaret ise beklenen getiriyi sağlamıyor. Suriyeli özel firmaların ithalat yapmaları, mevcut kısıtlamalar, idari-teknik bir takım zorluklar, karmaşık mali düzenlemeler, istenen belgelerin çokluğu nedeniyle kolay olmuyor. Suriye’nin ithalat sistemi de çok karmaşık ve sürekli değişen bir yapı gösteriyor. Yerli sigorta firmalarınca sağlanması gereken ithalat garantilerinin bulunmaması, Suriye’ye satılan malların fiyatlarını artırırken, gümrük işlemleri, karmaşık düzenlemelerden dolayı hantal ve zaman alıcı. Ancak gümrük tarife oranlarının yeni bir kararnameyle uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi bu tabloyu son dönemde biraz değiştiriyor.
Yabancı şirketlerin Suriye devletiyle iş yapmasına ilişkin bir kısıtlama ise yok. Ancak her ne kadar devlete mal satmak, özel sektöre mal satmaktan daha karlı olsa da, süreç çok daha zor ve karmaşık. Bu tür girişimlerin mutlaka yerel danışmanlar ya da aracı kuruluşlar öncülüğünde gerçekleştirilmesi öneriliyor. Kamu sektörü 20 bin dolara kadar olan ürünleri doğrudan satın alabiliyor; büyük anlaşmalarda ihale yoluna gidiyor. Suriye’de her durumda geçerli olan pazarlık, bu ihalelerde de uygulanıyor.
Kapalı teklif usulüyle yapılan ihalelerde bile zarfların açılmasının ardından katılımcılar Suriyeli yetkililerce bir toplantıya davet edilip, fiyatlarını yeniden gözden geçirmeleri istenebiliyor. Böylece kapalı teklif usulü yapılan bir ihale, açık ihaleye dönüşebiliyor. Bu noktada özel sektörün de kamudan farkı yok. Suriyeli işadamları, çok sıkı pazarlık yaptıkları için fiyat belirlenirken mutlaka pazarlık payı bırakılması gerekiyor. Ayrıca zaman zaman uluslararası alışverişlerde takas yöntemine de başvuruluyor. Bütün bu zorluklar düşünüldüğünde Suriye’yle ticaretin geliştirilmesi, özellikle kamunun açtığı ihalelere katılmak için bir acenta ya da temsilcilik açmak ya da yerel aracılarla işbirliğine gitmek çok önemli. Özellikle asıl büyük projelerin sahibi devletin açtığı ihalelerde Suriyeli bir aracının kullanılması, ihalenin kazanılmasında birincil derecede rol oynayabiliyor.
Suriye’ye yönelik bir ihracat planı oluştururken Türk makine ihracatçılarının her şeyden önce Suriye’nin sanayileşme ve ithal ikamesine yönelik yatırım politikaları doğrultusunda bir strateji yaratması gerekiyor; özellikle büyük alımları gerçekleştiren ve projeleri uygulayan devletle etkin işbirliğine girmeyi başarmak, bu pazarda başarının da anahtarı. Coğrafi yakınlığı dolayısıyla nakliye bedelinin düşüklüğü gibi çok önemli bir avantaja sahip olan Türkiye makine sektörü için hedefleri büyük olan Suriye, önemli bir pazar potansiyelini barındırıyor.
MISIR
İzlediği ekonomik politikalar nedeniyle sürekli dış ticaret açığı veren Mısır, ekonomisini düzeltmek için yoğun bir reform programını uygulamaya çabalıyor. Mısır’ın programının temelinde petrol ve petrol dışı ürünlerin ihracatının artırılması yatıyor. Bu çerçevede yatırımlara ağırlık veren Mısır, 2002 verilerine göre 15.3 milyar dolar olan ithalatının yüzde 31.5’lik bölümünü yatırım mallarına ayırıyor. Mısır’ın ithalat kalemlerinin başında ise 2.5 milyar dolarla makineler ve mekanik cihazlar geliyor. Mısır’a yönelik ihracatımızda en önemli mal grubu gıda işleme makineleri; ikinci sırada her türlü vana ve aksam geliyor. Mısır’ın en fazla ithalat yaptığı ürünler, özel endüstriyel tipi makineler, Klimalar ile ısıtma ve soğutmaya yönelik makineler,tekstil ve deri işleme makineleri, ele fanlar/filtreler/gaz pompaları,rotatif elektrik santralleri.
Bu noktada Türk makine üreticileri ve ihracatçıları açısından önemli bir yere sahip olan Mısır’ın bir başka özelliği de sahip olduğu bölgesel gücü nedeniyle başka pazarlara ve özellikle Afrika’ya açılan bir kapı konumunda olması. Afrika’ya giden yol Mısır’ın kalbinden geçiyor. COMESA’ya üye Madagaskar, Cibuti, Kenya, Sudan, Malavi, Mauritius, Zambiya, Zimbabwe ile serbest ticaret anlaşmaları bulunan Mısır, 19 Afrika ülkesine gümrüksüz ihracat yapıyor. Bu çerçevede değerlendirilmesi gereken Mısır’la Türkiye’nin ekonomik ilişkileri ise her geçen yıl daha gelişiyor. 500 milyon dolar civarında gerçekleşen resmi ticaretin yanı sıra önemli oranda bavul ticaretinin de yapıldığı Mısır’a yönelik ihracatın makine sektörüne yoğunlaşması akılcı bir politika olarak ortaya çıkıyor. Yerli firmalarla girilecek ortaklıklar ve işbirlikleri ise Türk üreticileri, Nil’in altındaki Afrika’ya götürecek olanaklar sunuyor.
CEZAYİR
Cezayir, bir petrol ve doğalgaz ülkesi olmasına rağmen son yıllarda serbest piyasa düzenine geçmenin sıkıntılarını yaşıyor. Bu çerçevede uzun yıllardır ihmal ettiği madencilik sektörünü canlandırmaya çalışan Cezayir, imalat sanayiini de geliştirerek endüstriyel üretimini artırmaya çabalıyor. Bu çerçevede hemen tüm ihtiyaçlarını dışardan karşılayan Cezayir’in ithalatında makine ve aksam en önemli kalemlerden biri. Cezayir’in Türkiye ile ticareti de istikrarlı bir biçimde artıyor; ithalatın yüzde 25’ini makine alımı oluşturuyor.
Cezayir pazarında da Türk makine sanayii ihracatını giderek artırıyor. Cezayir’e yaptığımız makine ve aksamları ihracatımızın yarıya yakınını oluşturan klimalarda Türkiye’nin rekabet gücü var. Gıda işleme makineleri de pazarda etkin olduğumuz ikinci ürün grubu. Cezayir’in en çok ithalat yaptığı ürün grupları, klimalar ile ısıtma ve soğutmaya yönelik makineler, özel endüstriyel tipi makineler, fanlar/filtreler/gaz pompaları, elektriksiz motorlar,gıda işleme makineleri. İspanya, Fransa, İtalya ve diğer Mağrip ülkeleri üzerinden de re-export yoluyla 300-350 milyon dolar civarında ihracat yapan Türk üreticiler açısından önemli bir pazar oluşturan Cezayir’le ilişkilerin geliştirilmesinde daha istikrarlı yöntemler seçilmesi ve tıpkı Suriye’de olduğu gibi yatırımları gerçekleştiren devlete yönelik kalıcı ve sağlıklı stratejiler izlenmesi gerekiyor.
FAS
Dünyanın en zengin fosfat rezervlerine sahip olan Fas, son yıllarda bir yandan sanayi yatırımlarına ağırlık verirken, bir yandan da tarımsal ürünler ihracatını artırmak amacıyla zirai komplekslerini modernleştirme yoluna gidiyor. Yürüttüğü sınai modernizasyon programı çerçevesinde yerli firmaların üretimlerini artırmayı amaçlayan Fas, yabancı yatırımcıların ülkeye çekilmesi için de bir program oluşturdu. 1998’de uygulamaya koyduğu modernizasyon projesi çerçevesinde 27 firmanın yeniden yapılanma planını onaylayan Fas, bu noktada makine ve teçhizat yenilenmesine de önem vermeye başladı. Bunun yanı sıra ihracata yönelik üretim yapan büyük ve modern çiftliklere sahip olan Fas’ta hükümet, 2001 yılından bu yana tarım makinelerinin yenilenmesi için teşvik uygulaması başlattı.
Bütün bunların sonucunda da Fas’ın ithalatında ilk sırayı tarım ve sanayiye yönelik yatırım malları aldı. Ancak makine sektörünün pek çok kaleminde ithalatını önemli ölçüde artıran Fas, Türkiye’nin henüz hemen hiç değerlendirmediği bir pazar durumunda. Türkiye’nin Fas’a ihracatı içinde sanayi makinelerinin payı yalnızca yüzde 3.7. Fas’a yönelik makine ve aksamları ihracatımızda rekabet gücümüzün yüksek olduğu ürün grupları sırasıyla inşaat ve madencilik makineleri, ev tipi ve endüstriyel tip klimalar ile takım tezgahları. Fas’ın en çok ithalat yaptığı ürün grupları ise elektriksiz motorlar, buhar türbinleri, tesktil ve deri işleme makineleri, özel endüstriyel tipi makineler, klimalar ile ısıtma ve soğutmaya yönelik makineler.
Azami gümrük oranı yüzde 35 olan Fas’la ticaret yapmaksa, pek çok ülkeye göre çok daha kolay. Fas, ayrıca Gabon ve Sudan gibi bazı Afrika ülkeleriyle tercihli ticaret anlaşmalarına sahip; Fas Eximbank’ı SMAEX de bu ülkelere yönelik ihracatın yüzde 75’ini sigortalıyor. Türk firmaları, sınai işbirliğinin uzun vadede çok yararlı olacağı Fas’ta yerel firmalarla kuracakları ortaklıklar sayesinde hem ülke içinde hem de bölgede pek çok imkandan yararlanabilirler.
TUNUS
“Akdeniz’in geleneksel tüccarı” Tunus, tarih boyunca Güney Sahra ile Akdeniz arasındaki bölgede önemli bir bağlantı noktası oldu. Bugün de gelişen bir ekonomiye sahip olan Tunus, son yıllarda özellikle tekstil, gıda işleme ve elektrikli cihaz üretiminde yol almaya çalışıyor. Tıpkı Fas gibi sınai modernizasyon programını uygulamaya koyan Tunus, çok önemli bir makine ithalatçısı olmamakla birlikte sanayisini geliştirme yönündeki bu çabalarıyla birlikte değerlendirildiğinde ticarete açık bir tablo çiziyor. Kaldı ki kendi pazarı çok küçük olmasına karşın, tarihsel ticari bağları nedeniyle Tunus, bölgedeki daha büyük pazarlara giriş için olanak tanıyor. Bu ülkeye yönelik makine ve aksamları ihracatımızda en önemli mal grubu yüzde 70’e yakın bir payla ev tipi ve sanayi tipi klimalar. Tunus en fazla, klimalar ile ısıtma ve soğutmaya yönelik makineler,tekstil ve deri işleme makineleri, özel endüstriyel tipi makineler, inşaat makineleri ve içten yanmalı motorlar satın alıyor.